GÖSTERİŞTEN UZAK, SIRF ALLAH İÇİN
İŞ YAPANLA RİYÂKÂR ARASINDAKİ FARK

O toplantıda bulunanlar o münasebetsiz gördükleri adamdan özür dilediler. En önemli bir konuda aydınlanmalarına sebep olan bir soru sorduğu için ona teşekkür ettiler.
Şimdi bu suale ve üstadın buna verdiği cevaba bakalım.
Üstad, çok doğru bir açıklama yapmıştır. Öyle değil mi? Hayvanlar içgüdüleri ile, insanlar akılları ile davranırlar. İnsan aklını kullanmaz. Nefsini kullanırsa o zaman hayvanlaşır. Neden, çünkü Yusuf suresinin 53. ayetinde “Çünkü nefis devamlı kötülüğü emreder. İnsanı nefsinin kötülüğünden ancak rabbinin koruması kurtarır.” Nefis canavardan kötüdür. Vahşi hayvan karnı doyunca bırakır ama nefis... Bit ve pire gibidir. Doymaz ve kanı eme eme patlayan pire gibi aç gözlüdür. O bakımdan insanda insani vasıfların yanında hayvani arzular da vardır. İşte akıl ve irade insana bunun için verilmiştir. İslam kültüründe, insanda melekiyet, insaniyet ve şeytaniyet sıfatları birlikte bulunurlar. İnsan aklını, fikrini kullanır, imanını kurtarırsa melekleşir. Melekten üstün olur. O zaman illiyine gider yani yücelir. Yok, aklını imanını kullanmaz, şeytani ve nefsi davranırsa o zaman da şeytandan da aşağı olur.
Yüksek alimlerden birisine sormuşlar, insan şeytandan nasıl aşağı olur? O da bir cihetten cevap vermiş. Kur’an’da İsra suresinde; İsraf edenler, şeytanın kardeşleridir buyuruluyor. İki, şeytanın en nefret ettiği şey, islami ve Kur’an’i yaşamaktır. Şeytan Kur’an’ı dinlemekten nefret eder. Şeytan Kur’an sesinden insanın yıldırımdan kaçtığı gibi kaçar. Kur’an’a yaklaşamaz. Ama insanın adisi Kur’an’dan etkilenmez, hatta onu çalar ve kitap olarak satar da, parasını yer. Şimdi söyle bakalım, bu insan şeytandan daha şeytan değil midir? İşte bu da esfeli safiliyn, cehennemin en derinine iner. Oysa hiçbir hayvan cehenneme girmeyecektir. Demek ki, insanoğlu aklını, iradesini, ihtiyar etmezse değil hayvandan, şeytandan da aşağı olurmuş.
Bu yazı hayvanları küçültmek için değil, insanları yüceltmek içindir. İnsanın insanlığı, aklı, fikri, ilmi, iradesi ve ihtiyarı ile imanını koruması iledir. İnsanın kemali budur. Yoksa insanın hayvandan bir farkı kalmaz.
HİKAYEDEN HAKİKATE, İHLAS VE RİYA HAKKINDA
CENNETLİK VE CEHENNEMLİĞİN HİKAYESİ
İhlas ve samimiyet, bir işi gerçekten, yürekten ve özellikle Allah rızası için bir karşılık beklemeden yapmaktır. Riya ise; birisi gösteriş, din, dünyevi bir düşünce için yapmaktır. Hem müsbet ilimler, dünyevi ilimler, hem de İslami açıdan birincisi ihlas, içtenlik, övülmüş ise riyakârlık gösteriş için yapılan işler ise, iki yüzlülük sahtecilik olduğundan şiddetle yerilmiş, gösteriş için yapılan bir iyilik, yok hükmünde olduğu gibi, ayrıca manevi sorumluluğu vardır. Cennetin yolu ihlastan, cehennemin yolu ise riyadan geçer. Yani riyanın yolunun sonu cehennemdir. Ayrıca bu dünyada da iki yüzlülüğü nedeniyle insanların nefretini alır.
Bu konuda çok güzel bir söz vardır. Ayetleri ve hadislerin mana ve mefhumunu ifade etmektedir. Konuya örneklemeden önce onu arzedelim; “Helekel cahilüne illelalimun”. Cahiller helak oldu, alimler kurtuldu.
“Helekel amilune, illel muhsisun” ilmiyle amel edenler helak oldu. Gösterişten uzak, sırf Allah için içtenlikle iş yapanlar kurtuldu buyurulmuştur. Riya ve ihlası bu kadar güzel anlatan bir söz olamaz. Demek ki, cahillik kötü, ilim güzel. İlmiyle amel etmeyen sanatını icra etmeyen alim ve sanatkar kötü, ilminden faydalananlar iyi.
Yaptığı işi Allah için yapanlar çok güzel, ilmini ve sanatını kötüye kullananlar ise çok kötüdürler.
SÜRECEK