Barselona’ya 350 km. mesafedeki 2.5 milyon nüfuslu Valencia’da ilk durağımız, uzay çağına yakışır mimari görünümleri ile ilgi çeken Opera Binası, Deniz Müzesi ile Bilim ve Teknik Eğitim Binaları oldu. Bu binaların ortasındaki dev boyutlu bir havuz ise bu yapılara ayrı bir güzellik katmıştı. Bol bol resim çektik elbet.
Dükkanlar siesta (dinlenme) zamanı nedeniyle Mart ayından Ekim ayına kadar saat 14-16 arası kapalı olurmuş. Bu yüzden, buraya ulaştığımız saatte dükkanlar kapalı idi.
Müslümanlar zamanında yapılan Camiden, Kilise ve Katedral’e çevrilmiş olan görkemli yapı Bakire Meryem Meydanındaki büyük havuz ile çevresindeki heykeller, ortasındaki büyük boy yatan kadın heykeli Valencia’nın en ilginç yerlerindendi. Barselona’da olduğu gibi,en az birkaç yüz yıllık olduğu tahmin edilebilen son derece kaliteli evleri, binaları, sokakların taş döşemeleri, sanki daha asırlarca dayanacak izlenimi yaratıyordu.
Valencia’da konakladığımız Serc Hotel’den 27 Nisan sabahı 7.30’da ayrılırken gezimizin 4. gününe başlıyorduk.
Otobüsümüzle gezeceğimiz 3. kent olan Alicante (Alikante) 400 bin nüfuslu, Alanya’ya benzer bir kentmiş. Deniz kıyısında otelleri ve palmiyeleri bol bir kent. Yazın nüfusu 1 milyona çıkıyormuş. Şehrin en yüksek yerinde bir kalesi var. Şehir buradan panoramik olarak görülebiliyordu. Bir arenası var. Boğa güreşleri burada serbestmiş.
Öğleye yakın buradan Granada’ya doğru hareket ediyoruz.
(SÜRECEK)

Valencia’da Bakire Meryem Meydanı…

Valencia’da Deniz Müzesi önünde Çorum kafilesinden iki grup…



Uzay çağına yakışır mimari görünümüyle Valencia Opera Binası…

Gülseven-Yılmaz Köse çifti Alicante’de selfi yaparken görüntülendi.

Alicante Kalesi önünde…

Alicante ile Granada arasında bir “Auto Grill” (Bizdeki benzin istasyonu)…Bilal Özsaçmacı, Nesimi Eker ve Yılmaz Köse…