Bugün Çorum Haber’de, ilk haber olarak TSO Türk Sanat Müziği Topluluğu’nun Bahar Konserleri’nin konu edilmesi çok hoşuma gitti.
Uygarlığın olmazsa olmaz ilk ölçütü (kıstas) sanattır.
Eczacı Şef Enver Leblebici üstadın konser davetine gelemediğim için pişman oldum.
Bahar Konserleri’nde, Ecz. Enver Leblebicioğlu yönetiminde Çorum TSO Türk Sanat Müziği Topluluğu müzikseverlere Rast, Nihavent, Hicaz, Kürdilihicazkâr ve Muhayyer kürdi makamında şarkılardan oluşan güzel bir müzik ziyafeti vermişler.
Bu vesileyle, Çorum’da Türk Müziği’ne kol, kanat geren Çorum Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaranhıncal’ı, Şef Enver Leblebicioğlu üstadı, koro ve saz sanatçılarını yürekten kutluyorum.
FELSEFE DİYARINDAN HİKMET YURDUNA,
Montaigne’nin “Denemeler” adlı kitabından sonra başucu kitabım Cevdet Kılıç’ın “Bilgelik Hikâyeleri oldu. Sanat, felsefe, edebiyat, müzik alanında yapıtlarıyla ve yaşamlarıyla, düşünce biçimleri ve eylemleriyle çağının ruhuna başkaldırmış seçilmiş insanlara ve filozoflara hayranım.
Bu yüzden sık, sık, filozofların, seçilmiş insanların ve sanatçıların sözlerini, şiirlerini, rubailerini, kitaplarını ve diğer eserlerini sizlerle paylaşıyorum.
-Birisi Thales’e sorar; “Size göre dünyada biricik devamlı olan şey nedir ?” “Ümit” diye cevap verir filozof; zira bizi en son bırakan budur. Peki, öyleyse en kolay olan şey nedir ? “Başkasına nasihat vermek” diye cevap verir.
-Tolstoy’a, “Nasıl mutlu olursunuz?” demişler. Tolstoy; “Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olamadıklarıma üzülmeyerek.” demiş.
-Fârâbi’ye, “Lafı uzatanlara ne yapmak lazım?” diye sormuşlar, Fârâbi, “Uzun konuşanı kısa dinlemeli”
-Kendisine hakaret edilen Hz. İsa’ya, “Niçin karşılık vermediniz?” diye sorduklarında, “Herkes yanında olandan verir” demiş.
“Onda olan benim yanımda yoktu”
-“Yaşlılık yıllarında niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz?” diye soranlara Victor Hugo; “Dinlenmek için önümde sonsuz bir hayat var” demiş.
-Necip Fazıl’a sormuşlar, “Üstad, özel arabanız yok mu?”
Necip Fazıl, “Var. Ama ona en son bineceğim” demiş.
-Utancından kızaran bir delikanlıya Diyojen,
“Aferin, işte faziletin rengi budur.” demiş.
-Büyük İskender Diyojen’i, üst üste yığılmış insan kemikleri arasında bir şey ararken görür. “Ne arıyorsunuz hocam?” der. “Babanızın kemiklerini” diye cevaplar Diyojen. “Ama, hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu bir türlü ayıt edemiyorum!” der.
-Hakk kulundan intikamını yine kul eliyle alır,
Bilmeyen ilm-i ledünnî (İlâhi sırlar ilmi) ânı kul yaptı sanır…
-Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp basıyoruz.
Öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi. (Ömer Hayyam)
Bizleri yarattın anladık seni,
Yerlerde, göklerde aradık seni,
“Allah’ın evi gönüldür” dediler,
Gönüller yaparak yaşadık seni…(Mehmet Özata)
-İki âlem vardır: İlki varlık âlemi, ikincisi mâna âlemi. Varlık âlemi gündüz gibidir, olanı biteni açıkça görürsün, kendini kolayca ele verir. Mâna âlemi ise gece gibidir, onu bulmak için mutlaka gönül ışığını yakman gerekir. (Mevlana)
-Sana ışık tutanlara arkanı dönersen, göreceğin tek şey senin karanlığındır.
(Descartes)
16 Nisan 2014