Hikaye bu ya;
“Bir kasabada her gün hava kararınca insanlar maymuncuk ve fenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş. Tabii gün doğarken geri döndüklerinde de kendi evlerini soyulmuş bulurlarmış.
Herkes birbirinden çaldığı için, ülkede kimse kaybetmezmiş.
Adamın biri ise hırsızlığa çıkmaz, geceleri evinde oturur çalışırmış... Bu durumda tabii onun evi soyulmazmış...
Gel zaman git zaman, ahali adama homurdanmaya başlamış: “Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama kötü örnek olmaya hakkın yok” diye kızıyorlarmış.
Adam bakmış olmayacak, sonunda kasabayı terk etmiş, bir başka mekana taşınmış.
Böylece kasabada hırsızlık var gücüyle devam etmiş. Becerikli olanlar hırsızlıkta ustalaşmış, zenginleşmişler. Zenginleşenler kendileri için maaşlı hırsızlar çalıştırmaya başlamışlar. Bir yandan da kendilerini ve mallarını korumak için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar.
Kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler.
Ancak yoksulları soymak hâlâ serbestmiş. Bunun da kanuni yolları bulunmuş, yoksullar soyulmaya alıştırılmış. Sonunda herkes düzene razı olmuş. Herkesi memnun edecek bir yönetici bulmaya karar vermişler.
Düşünmüş taşınmış, oraları ilk terk eden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Bir heyet oluşturmuş, yaşadığı yeri aramış, evin yerini öğrenmişler. Ne var ki, adam gelenlerin kim olduğunu, neden geldiklerini öğrenmiş, onlar kapıyı çalmadan önce evi terk etmiş.
Çıkarken de kapıya şu notu bırakmış: “BİR YERDE DÜRÜST ADAM MUMLA ARANIR OLMUŞSA, HER ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ DEMEKTİR…”
Ülkemiz kanunlarına göre hırsız hırsızlık yaparken yakalanırsa suçludur. Yargılanır, cezasını alıp çeker.
Bir politikacı hırsızlığa dayalı bir eylem içindeyken yakalanırsa:
Mağdurdur…
Kesin komplodur…
Bütün suç yakalayanındır...
Montajdır...
Dublajdır...
Yalandır...
İftiradır..
Genel değil özeldir..
İstifa akıldan bile geçmez...
Biz işte bu yüzden CHP
Bu yüzden Kemal KILIÇDAROĞLU diyoruz.
Her Gününüz Güzel Olsun.