Hafta sonu tesadüfen tanıştığım seramik öğretmeni Demet, Engelli Eğitim Merkezinde çalıştığını söyledi.
Engellilerin sorunu hakkında konuşmaya ve sınıflarında engelli olan Bekir’den bahsetmeye başladı. Bekir, yirmi yedi yaşındaymış, sadece sol elini kullanabiliyormuş, okuma, yazma hatta matematik, sosyal, fen bilgisi olduğu halde, ellerini kullanamadığı için belge alamamış. Fakat duyarlı hocalar, halk eğitimin yardımsever idari personeli sayesinde okur-yazar belgesi alabilmiş ve şu an ortaokula hazırlanıyormuş. Demet öğretmen, yazmayı çok sevdiğinden ve makaleleri, şiirleri olduğundan bahsetti.
Hemen ertesi gün onları ziyarete Engelli Eğitim Merkezine gittim. Bütün çalışanları çok cana yakın ve duyarlı insanlardı. Demet öğretmenin kapısını tıklatıp sınıfına girdim. Bütün öğrencilerin elinde çamur vardı ve bir şekle sokmaya çalışıyorlardı. Şekle soktukları takıları, tabakları, kahve fincanlarını, tabloları, küllükleri, insan figürlerini gördüm ve inanılmaz duygulandım. Hepsi bana sarılıp, bazıları ise elimi sıkarak hoş geldin dediler ve o kadar sevimlilerdi. Demet öğretmene yaklaşarak “Buradakilerden hangisi Bekir?” diye sordum. Demet öğretmen elimden tutarak beni Bekir’in yanına, bilgisayar sınıfına götürdü. Bekir, bilgisayar öğretmeninin yardımıyla bir şeyler yazıyordu. Sessizce Bekir’in yanına oturdum. “Merhaba ben Elif” diyerek tanışıp, elini sıktım. Bekir bir şeyler diyordu ama ben hiç anlamıyordum. Bekir’in konuşmasında da sıkıntılar vardı. Demet öğretmen sağ olsun, onun ne demek istediğini bana anlatıyordu. “Bekir” dedim, “sen güzel şiirler, güzel anlamlı yazılar yazıyormuşsun, bana gösterebilir misin?” Çantasından hemen flash diskini çıkarmaya çalıştı ama yapamadı. Neyse bilgisayar öğretmeni çıkarttı ve bilgisayara taktı. Yazdıklarının sadece bir kaçı flash diskteymiş, diğerlerini evde hard diskte saklıyormuş.
“Bekir kitap okumayı seviyor musun?” diye sordum. Kitap okumayı çok sevdiğini, ama Haziran’ın 28’inde ortaokul sınavı olduğu için şu sıralar kitap okuyamadığını söyledi. “Ortaokulu bitirdikten sonra liseyi de bitireceğim ve üniversiteye girip edebiyat okuyacağım” dedi. “İnşallah” dedim, “Allah’ım bütün hayallerini gerçekleştirsin.”
Neyse bilgisayara takılı olan flash diskten bütün yazılarının, şiirlerinin hepsini okudum ama Anneler Günü’nde annesini yazdığı yazı beni darmaduman etti. Annesine yazdığı bu yazının bir kısmını Bekir’den izin alarak yayınlıyorum:
“Merhaba anne, ben oğlun Bekir. Bildiğin gibi bugün Anneler Günü. Sana hiç kimsenin yardımı olmadan bir hediye almak istedim, ama tek başıma dışarı çıkamadığım için yapamıyorum. Bu yüzden böyle bir şey yapmaya karar verdim. Ben bu zamana kadar hiçbir kadını sevmedim, hiçbir kadına âşık olmadım, şu ana kadar o duyguyu hiç yaşamadım, tatmadım. Ama ömrüm boyunca tek bir kadını sevdim, tek bir kadına âşık oldum o da sensin annem. Ben sana aşığım be annem! Sen benim bu hayattaki tek sevgilimsin şimdi şu an sana böyle bir şey yapmak yerine şu sandalyeden kalkıp yürüdüğümü göstermeyi ne kadar çok isterdim. Ama olsun, biliyorum ki sen beni böyle de seviyorsun, böyle de kabulleniyorsun yılardır olduğu gibi.”
*
Bekir inşallah bütün hayallerini gerçekleştirir ve yüzündeki gülücükler hep daim olur.

Elif  Kaymazlı, Bekir Madan ile…