Bu sabah haberlere baktım. Esenyurt Belediyesi 50 lira ve 100 lira para yardımı yapıyor. Garibanlar kapıya dayanmış. Yıllardır bildiğimiz ve ders almadığımız çirkin ve basitlikler görüntüsü. Suç, buna sebebiyet verenlerde. Bin yıllık hikâyedir. Bana balık verme, balık tutmayı öğret. Bizim siyasiler bunu öğrenemedi gitti.
*
Dostlar, seçim böyle olmaz. Bu ülke, bu kafalarla yönetilemez.
Bir kere bu seçim sistemi yanlış. İktidarda olanların, hep iktidarda kalmasını sağlayan haksız bir seçim sistemi. Seçim ileri ülkelerde, liberal ülkelerde iki turlu yapılır. Dar bölge sistemi ile yapılır. Oy pusulasında adaylar bulunur ve halk direkt adaylara oy verir. Kimin birinci sıra olduğunu halk belirler. Lider belirlemez ve lider diktatoryası olmaz.
Bunları geçelim.
*
ÜSLUP KONUSUNA GELELİM.
Yıllardır sağduyulu ve aklıselim sahibi yazarlar, bu aşırı tahrik edici üslûbu, hakaretamiz sözleri, hatta resmen hakaret sözlerini, halkı birbirine düşüren sözleri, düşmanca denecek kadar kötü ifadeleri kullanmayın diye bütün parti liderlerini uyardılar. Ne acıdır ki kimse dinlemiyor. Aynı hedefe doğru gidilen bir yolda insanlar bu kadar aykırı olmaz, olamaz.
Ayıp ki çok ayıp!
Dostlar, seçim böyle olmaz. Bu ülkeyi bu kafalar yönetemez. Ortada çok açık kifayetsizlik var. Liderler arası ilişkiler düşman kardeşler gibi. Hâlbuki bunlar, öyle veya böyle sonuçta yine o meclis çatısı altında bir araya gelecekler. Bunca hakaretten sonra nasıl yüz yüze bakacaklar?
*
Bu çirkin ve ağır ithamlar, siyasi tartışma değildir. Memleket meselesi hiç değildir. Liderlerin ve taraftarlarının partisel hislerini tatmin edebilir ama aynı şey karşı taraf için de geçerlidir.
Birinin sevinçle karşıladığı bir şey ötekini sinirlendirmektedir. Bu derece zıt anlayış ülkemiz ve halkımız için hiç hoş değil. Liderlerin bunu gözden uzak tutmaması gerekir.
Zira bilinmelidir ki, dünya bizi izliyor. Dostlarımız (eğer kaldıysa) bu tutumu üzüntü ile, düşmanlarımız ise mutluluk ile güle oynaya seyrediyor.
*
DİKKAT ETTİNİZ Mİ?
Hiçbir liderin ağzından birlik beraberlik lafı çıkmıyor. Gerekirse elbette memleketim için, milletimin bütünlüğü için herkesle koalisyon yaparız diyen yok. Hepsi tek başına iktidar olmak istiyor. Hepsi tek başına kral olmak istiyor. Hiç biri karşısında muhalefet istemiyor.
Yanına kimseyi istemiyor. Beraber yürüyelim demiyor.
Çünkü hepsi çok ayrı dünyaların adamı. Hepsinin ideali, diğerinden çok ama çok farklı. Ayrılık ve aykırılık olur ama bu kadar uçurum olmaz.
Hepsi kendi seçmenine hitap ediyor. Onlar için vaatler yapıyor.
Hiçbiri diğer seçmenleri ciddiye almıyor, onlara hitap etmiyor.
Bence seçim sonuçları belli. Kim kazanırsa ötekini dışlayacak. Onların değer verdiklerine değer vermeyecek. Kendi partisi ve partilileri için çalışacak.
Dünden ve bugünden bin tane örnek var. Bir tanesi verelim. HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU ismi bir parka verilmiş idi. Ne oldu? Ne zararı vardı? Dünya kadar yeni parklar, yollar yapıldı, iş merkezleri yapıldı, istediğinin ismini istediğin yere verebilirdin.
Biz, bize oy vermeyenlerin değerlerine saygı duymayı bilmiyoruz. Kinaye ve garezle davranıyoruz.
*
Hepsi kafalarındaki kendi parti anlayışlarının içinde hapsolmuş insanlar. Tümden Türkiye’yi kucaklayan bir zihniyet hiçbirinde yok. Asıl hedefleri tümden ülkeyi kendi parti renklerine boyamak. Gelişmiş ülkelerde değişim, bizden daha çok ve daha seviyeli ama orada kimse yeni Amerika, yeni İngiltere demiyor. Her iktidar, devletin temel kurallarının asla dışına çıkmıyor. Yaptıkları bütün yenilikler devletin temel renginin az biraz tonunu değiştirmek, hepsi o kadar.
*
Bu kadar aşırı ayrılık, bu kadar uçurum olmaz. Burada bir yanlışlık var. Bu böyle gitmez.
Buna gerçek lider ruhlu siyasiler, sosyologlar, antropologlar , tarihçiler ve akademisyenler çare bulmalı. Bu gidiş iyi gidiş değil.
*
HEP PARA, PARA, PARA
Hiçbir lider, Kıbrıs davamızı, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı zulmü düşünmüyor. Projesi de yok.
Bosna’da, Kosova’da ve bütün Balkanlarda Türk ve Müslüman izleri siliniyor, düşünen yok.
Avrupa’da beş milyon Türk yaşıyor, oy için sandıklar gönderiyoruz, ama onların sorunlarına ne çözüm düşündükleri belli değil.
Rusya’da veya Türk Devletlerinde çalışan müteahhitlerin ve işçilerin sorunu nedir?
Bacak kadar boyu ile Ermenistan, Azerbaycan’ın üçte birini işgal etmiş, 24 senedir 1,5 milyon Türk çadırlarda yaşıyor. Bunu dile getiren lider yok.
Her 24 Nisan’da Ermenistan Türkiye’yi düzenli olarak tüm dünyaya rezil ediyor, bunu düşünen yok.
Üzerine vazife değilken, ABD başkanları her seçimde mutlaka 24 Nisan’da Ermenilerin büyük trajedisini anacağım diye seçmene söz veriyor. Bizim liderler, bizim meselemiz olan Ermeni iftiraları hakkında ağızlarını bile açmıyor.
Papa dâhil, pek çok ülke başkanı, kendi ülkesinin meselesi değilken, hem de bizim ülkemize gelerek bizim başbakanlara, cumhurbaşkanlarına “Ermenistan ile sınırlara açın- soykırımı kabul edin- tarihinizle yüzleşin” diye fırça atıyor. Bizim siyasi liderler kendi mili meselesine sahip çıkmıyor. 2016’da da 24 Nisan gelecek ama VATAN PARTİSİ hariç kimsenin bu konuda fikri yok.
Çin faşizmi almış başını gidiyor. Uygur Türklerini yok ediyor, düşünen bir tek lider yok.
Ermenilerin 45 sene Türklere yaptığı soykırımı anan yok. Hocalı soykırımını kınayacağım diyen yok.
Türk Devletleri ile ilişkileri geliştireceğim diyen yok.
İslam ülkeleri ile ilişkileri şu aşamaya getireceğim diyen yok.
İktidarları durmadan Amerikan uşağı olmakla suçlayanların Amerika’ya karşı planları yok.
Rusya ile ilişkiler için projeleri yok.
Komşularımız ile ilişkilerin nasıl düzeleceği için halka söz veren yok.
Türkiye’nin dış politikada itibarını yükseltecek planları olan yok.
*
Türk halkı bu işleri anlamıyor, bilmiyor mu?
Yoksa umuru değil mi?
Biz milletçe aç kaldık ta tek derdimiz para mı?
Bu halk ulusal değerlerini kayıp mı etti?
Bu millet dış politikadan anlamaz mı?
*
Bütün liderlerden ricam şudur:
Bu halkı aç kalmış çocuklar gibi görmeyin. Bu halkın beynine, ilmine, fikrine, sanatsal ruhuna göre konuşun. Daha yüksek perdeden, daha niteliksel işlerden konuşun. Kaliteden, keyfiyetten, karakterden, zihinsel kapasiteden dem vurun. Halkın ufkunu açacak, büyük işlerden, bilimsel projelerden bahsedin. Yeter ki siz ufkunuzu geniş tutun. Evrensel düşünün.
O zaman göreceksiniz ki bu halkın ufku, ekmek arası köfteye sıkışmamış. O zaman göreceksiniz ki bu halkın ufku, 50 liraya, 100 liraya tamah ederek değişmeyecek kadar genişmiş.