Yıllar geçmiş aradan. Ve yıllar sonra okul arkadaşlarıyla bir buluşma... Antalya'da yaşanan bir üç gün... Yani 11, 12, 13 Nisan günleri...
Adeta zaman geriye sarıldı; tam üç gün, 50 yıl öncesi yeniden yaşanır oldu. Sanki zaman tünelinde geriye doğru bir yolculuk yapıldı.
Konya'da okumuştuk bu arkadaşlarla. Selçuk Eğitim Enstitüsünde...
Eski bir öğrenci yurdu idi okul binası. Yatılı okumuştuk, aynı yatakhanede yatmıştık.
Sonra yeni binası yapılmıştı, Meram yolunda.
***
Programın organizasyonunu ve üç günün rehberliğini Altan Kubilay yaptı. Gelenler olmuş, gelemeyenler olmuştu.
-Tüm görüntüleri kameraya alan, sakin duruşuyla, pamuk ağası görüntüsüyle Niyazi Köse gelmişti.
-Ortak yanımız ağır basan, darbeli dönemlerde benzer sıkıntıları yaşadığımız Ali Aslan gelmişti.
-Esprili ve neşeli özelliklerinden hiçbir şey yitirmeyen, "Hababam Sınıfı"nın renkli kimliklerini aratmayan İbrahim Davran, Refik Yaka, Mevlüt Öz gelmişti.
-Kendine yakışır entel sakalı ile bir akademisyen görüntüsü veren Hasan Keziban gelmişti.
-Hiçbir gurur ve kibri olmayan, tam Bektaşi sofrasına uygun bir kimlik, yani Fahrettin Özdemir gelmişti.
-Organizasyona yardımcı olan okulun sempatik filintası Bayram Kul gelmişti.
-Ve yine organizasyona yardımcı olan sakin bir kişilik Bayram Çelikmez gelmişti.
-Sınıfımızın sade ve hanım kızlarından Nursel Atalay gelmişti.
-Sınıf arkadaşım olmanın yanında, Ağrı Kız Öğretmen okulunda eşi de kendi de eşimin öğretmeni olmuş Ömer Uçar gelmişti.
-Okulun sempatik Keşanlı Ali'si ve soyadına uygun Avni Enhoş gelmişti.
-Adaşım Sami Edeer gelmişti.
-Labortuvar'da Cahit Kan'la Şarap içen Mestan Ulubaşoğlu gelmişti.
-Ve Aliye Ertürk ve Emin Yener
-Ve Nizamettin Aydın ve İsmet Öner.
-Ve H. Hüseyin Evgincan ve Orhan Kurt
-Ve Abdullah Eken ve Ertuğrul Özyurt.
-Ve Orhan Doğu ve Mehmet Kaytancı
-Ve Metin Uludağ ve Tahsin Sülükçü.
-Ve de köşe yazısı yazmaya çalışan bir matematikçi, yani ben.
Sonuçta 28 arkadaş gelebilmişti. Büyük çoğunluğu eşleriyle...
***
Birinci gün: Buluşma ve Kurşunlu Şelalesi, Düden Şelalesi...
İkinci gün: Alanya Kalesi, Kızıl Kale, Damlataş Mağarası...
Üçüncü gün: Demre, Yat gezisi, Batık Şehir ve akşam gala yemeği...
Ve dördüncü gün: Sabah kahvaltısı ile ayrılış...
Ve de gelecek yıl İzmir'de buluşmak üzere vedalaşma...
Evet, buralar defalarca gezilmiş görülmüş yerlerdi. Ama yıllar öncesinin arkadaş grubuyla gezmenin de bir başka tadı vardı.
***
Yine de bir eksiğimiz oldu.
Gelemeyen arkadaşlar çoğunluktaydı. Gelenlerle uzun yıllardaki geçmişimiz hakkında fazla bilgilenilemedi.
Yalnız Hasan Keziban arkadaşımız bir özgeçmiş sundu. Başarılı bir öğretmenlik geçmişi olduğunu gördük. Kendini buradan da kutlamak gerek.
Aslında herkes kısa da olsa bir özgeçmiş sunsa daha iyi olurdu.
Ama öncelikle kendime sordum bu soruyu; eğer bir özgeçmiş sunmuş olsa idim ne sunacaktım diye...
Çünkü ilk öğretmenliğimden itibaren öğretmen hareketinin içinde bulunmuş, dernek, sendika, sürgün, soruşturma, yargılanma, cezaevi derken meslek hayatımı bitirmiştim.
Yine de unutulmaz bir gün oldu bu buluşma.
Çünkü asla unutulmayan bazı arkadaşlıklar vardır bu toplumda; Asker arkadaşlığı, cezaevi arkadaşlığı, okul arkadaşlığı...
Yani bir başka tadı vardır bu arkadaşlıkların bu toplumda.