Uyuşturucu madde ve alkol kullanma alışkanlığı, günümüz dünya gençliği için büyük bir tehlike durumunda olup, yurdumuz gençliğini de tehdit eder bir hale gelmiştir. Gün geçmiyor ki, basın ve yayın organlarından buna dair bir haber işitmiş olmayalım.
Anarşi afetinin kökünü kazımaya uğraşan toplumumuz, yakasını bu defa bir başka yıkıcıya kaptırmaktan korunmalıdır. Anarşi yolu ile maksatlarına ulaşamayacağını anlayan bazı "kirli eller" namluyu bu defa başka yönlere çevirme yolunu tuttular. Bu cümleden olmak üzere, Müslüman-Türk Milletinin dinamik gücü ve geleceğinin teminatı olan gençliği, uyuşturucu maddelere ve alkole alıştırarak, onları ruhen ve bedenen çökertmek için çalışma yapmaktadırlar.
Toplumumuza özellikle alkolle birlikte gençliğimize aşılanmak istenen bu uyuşturucu maddelerin başında, şüphesiz esrar, afyon, morfin ve eroin gelmektedir. Hint kenevirinden elde edilen esrarla haşhaş denilen bitkiden elde edilen afyon. şiddetli birer beyin zehiridirler. Afyonun içerisinde % 25 nisbetinde morfin bulunur. Beyaz bir zehir olan eroin de işte bu morfinden hazırlanır ve ondan 5 kat daha zehirlidir .(1) Bu ve benzeri uyuşturucuların toplumlara verdiği zararı başka hiç birşey veremez. Bunlar kısa sürede insanı ölüme götürürler. Merkez sinir sistemini etkiledikleri için, zeka çalışmaz olur. Böylece insan, yaşayan bir ölü haline gelir. Toplum sağlıklı bir toplum olmaktan çıkar. Esasen ruhen ve bedenen dinamizmini yitiren, çöken bir nesilden ne beklenebilir. Uyuşturulmuş bir genç atılım yapamaz, iyi karar veremez, itibarı azalır; cemiyet adamı olmak yerine, yerlerde sefil sürünen bir sokak adamı olur. Bugün batı dünyasında cadde kenarlarında, köşe başlarında sızıp kalan insanların sayısı az değildir. Hepsinin ortak özelliği; kirli, sarı bir beniz, donuk bakışlar, omuzlara kadar inmiş karışık saçlar, genizden konuşma ve nihayet kamburumsu bir yapı.
Yaşadığımız dünya bir imtihan dünyasıdır. İmtihanın olduğu yerde de bir takım sıkıntıların olması normaldir, insan bu sıkıntılardan kaçmakla kurtulamaz. Aksine çalışmakla, azimle, sabır ve tahammülle bunları aşmak zorundadır. Karşılaştıkları zorluklardan yılan, bunları yenme azmi gösteremeyen zayıf iradeli kimseler, huzuru beyinlerini uyuşturmakta aramakta, böylece zorlukları yendiklerini veya bunlardan kurtulduklarını sanmaktadırlar. Oysa uyuşturucu madde kullananlarda önce kısa bir keyif hali başlar, ızdırap ve kederler unutulur, ağrılar geçer, arkasından bulantı, sersemlik, halsizlik, kalp ve solunum yavaşlaması ile birlikte zehirlenme olur. Kişi onun tesiri devam ettiği sürece hiçbir şey düşünemez hale gelir. Vücudu kırgın ve dövülmüş gibi yorgundur. Eklem yerlerinde şiddetli ağrılar başlar, iştahı kesilir, çalışma gücünü kaybeder. Bitkin ve halsizdir. Ağrılar, üzüntü ve ruhi sıkıntılar, iç ezikliği yeniden ve daha şiddetli bir şekilde ortaya çıkar. Ölecekmiş gibi bir korku ve beklenti kendisini kaplar.
Bu halden kurtulabilmek için yine uyuşturucu almak ister. Böylece ruhen ve bedenen büyük bir sıkıntı içine girerek gün geçtikçe zayıflar, tanınmaz hale gelir, ailesinden, çoluk-çocuğundan ve çevresinden kopar, büyük bir bunalıma düşerek, ruh ve beden hastası olur. Her türlü kötülüğü işlemeye müsait hale gelir. Uyuşturucu bulabilmek için her çareye başvurur. Bunun için gerekirse anasını, babasını, çoluk ve çocuğunu bile harcamaktan çekinmez. Ahlak diye bir şey tanımaz olur. Hırsızlık yapar, yalan söyler, cinayet işler. Neticede bu gibilerin son durağı ya cezaevleri veya akıl hastaneleri olur.[2]
Uyuşturucu maddelerin ve alkolün fert ve topluma yaptığı bu büyük zararları görünce yüce dinimizin bu husustaki kesin yasağının ne kadar manalı ve değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak: "Ey iman edenler sarhoşluk veren içkiler, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans oyunları birer şeytan işi pisliktir, bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?"(3) buyurmak suretiyle bu tür kötü alışkanlıkların zararlarını anlatıyor.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de hadis-i şeriflerin de: "Sarhoşluk veren her şey haramdır",(4) buyurarak bu konuda umumi bir düstur ortaya koymuş, böylece bütün uyuşturucu maddelerin ve sarhoşluk veren nesnelerin haram olduğunu beyan buyurmuştur.
Sonuç olarak şunu arzedelim ki; toplum, inançlı, ruhen ve bedenen sıhhatli ve dinamik gençlerle ayakta durur. Fikren ve bedenen olgun bir nesil bir milletin en sağlam dayanağıdır. Beyni uyuşturulmuş, böylece enerji ve gençlik heyecanını, hizmet, gayret ve azmini yitirmiş bir nesil ise bir milletin yok olması demektir. Üzerinde çeşitli oyunlar oynanan, Müslüman-Türk gençliği - Allah'ın izniyle- bu gibi zehirlerle ve yollarla da mağlup edilemeyecektir. Yeter ki, millet olarak, aile, okul, cami ve üniversite olarak elele verip üzerimize düşen görevi yapalım, zamanında tedbirler alalım ve gereken çarelere başvuralım.
(1)Uyuşturucu ve zehirli maddeler (Korunma ve tedavi çarele ri) Dr. Faruk BAYÜLKEM. S.S. Yardım Bakanlığı Yay. 1974 Ank. Sh. 6.7.8.
(2) Adıgeçen eser sh: 5,6.7.8.9.
(3) Maide sûresi. 9091.
(4) Buhari, Tecrid-i Sarih Tere. 10/351-12/43.